
-----------------------------------------------------------------------------------------------
Kitabın ilk sayfasındaki cümlelerden anladığımız kadarıyla olayı direk Stefan Zweig kaleme almamıştır. Avusturya’da mühürlü olarak bulduğu bu notları yayımlamaya karar vermiştir.
Kitap, 7 Haziran 1913 günü Viyana’da geçen bir günü anlatıyor. Kahramanımız burjuvazi hayata, lüks yaşam şartlarına sahip ancak hayattan zevk alamayan, hissizleşmiş bir adam. Yaşadığı o olağanüstü geceyi anlatmadan önce, olayın 4 ay önce gerçekleştiğini ve hala onu ne kadar etkilediğini belirtiyor.
Gecenin kahramanı tüm lüks yaşam şartlarına, sıra dışı hayat zevklerine rağmen sıradanlaşmış hayatının rastgele bir Pazar günü, tesadüfen at yarışlarına katılıyor. Bu yarışlarda kahramanımızın derin bir şekilde karakter analizi yaptığını, ortamdan sıyrılarak üst tabaka insanların zevklerini tahlil ettiğini söyleyebiliriz. Kahramanımız yarışları izleyen kitleyi ateşli bir tutku yumağı olarak betimliyor.
At yarışları sırasında, kahramanımız daha önce hiç bulaşmadığı ve kendisine hiç yakıştıramadığı bir suç işliyor ve bu suç hayatının dönüm noktası oluyor. Hayata olan o hissiz ve umursamaz tavırları değişiyor, hatta işlediği suçla birlikte hayattan zevk almaya, alışkanlıklarını değiştirmeye, alt tabakadan insanlarla muhatap olmaya başlıyor. Yaşadığı değişimi şöyle özetliyor: ‘Demek ki ben de yaşıyordum, canlıydım, kötücül ve ateşli hazları olan bir insandım’
Derin şehir ve mekân tasvirleri, kitle psikolojisi analizleri, burjuva dünyasının zevklerini barındıran bu kitap akıcı ve sürükleyici bir hikâye içermekte. Sıradan ve umursamaz bir hayat sürdüren kahramanımızın yaşadığı olayın etkisiyle dibe vurması ve bu sefaletten zevk almasının hikâyesi…
‘Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.’
Keyifli Okumalar
Bu yazı toplamda 5590 defa okundu.